Ehli sünnet İslam anlayışını, yaşayışını, bakış açısını Sahabe ve tabiin büyüklerinin önderliğinde Kuran ve Sünnet temelleri üzerine kuran müslümanlardır.
Ehli sünnet tabiri sonradan çıkan bir fırkaya işaret etmez. Bu tabir ümmetin gövdesini teşkil eden kalabalık kitleye işaret eder. Ve bu kitle herhangi bir tartışma üzerine çıkmamıştır. İmamı Malik ehli sünneti şöyle tabir etmiştir. “Ehli sünnet bilinen lakabı olmayanlardır. Onlar ne Cehmi’dir ne Rafizi’dir ne de Kaderi’dir.

Ehli sünnet Peygamberimiz’den bu yana onun gösterdiğinden ve ögrettiğinden sapmadan devam edenlere denir. Fırka diye adlandırdığımız kaderiyye, cebriyye, mutezile bu yoldan saptıkları için kendi görüşlerine uygun isimler almışlardır.
Peygamber Efendimizin ümmetim yetmiş üç fırkaya bölünecek bunlardan sadece bir tanesi kurtulacak oda fırka_i naciyedir yani ehli sünnet yolundan sapmayanlar. Digerleri cehennemdedir buyurmuştur.
Mesela mutezile fırkasının kurucusu Vasıl Bin Ata’dır. Kendisi Hasan’ı Basri Hazretlerinin talebesi idi. Kader meselesi ve büyük günah işleyenin durumu hakkında Hocasına muhalefet ederek ehli sünnet çizgisinden sapmış ve mutezile yani ayrılanlar lakabını almıştır.
Rabbim cümlemize Ehli sünnet itikadı üzerine yaşayıp ölmek nasip etsin